Yunan mitolojisi, mitolojik açıdan en ilgi çekici konuların başında gelmektedir. Her biri başlı başına enteresan hikayelerden oluşan Yunan mitolojisi okunarak, ülkenin tarihi, depremleri, savaşları ve fırtınaları vs. ile ilgili bilgi edinmek mümkün olabilmektedir. Antik çağların bir yansıması olarak kabul edilebilecek olan Yunan mitolojisine giriş, pek çok tanrı ile de tanışmak için iyi bir alternatif olmaktadır. Mitoloji, dünyanın yaratılışı ile başlar. Oldukça ilgi çekici ve büyüleyici bir hikayedir.
Mitolojiye Göre Dünyanın Başlangıcı
Buna göre; başlangıçta çok büyük bir kaos mevcuttu. Sadece gece vardı, geceden başka hiçbir iz, hiçbir işaret yoktu. Daha sonra ilk ortaya çıkan aşk oldu. Aşk, beraberinde gündüzü de getirdi ve Gaea (dünya) da ortaya çıktı. Gaea tarafından bir süre sonra Uranüs (Cennet) yaratıldı. Gaea ve Uranüs, bir araya gelerek diğer tanrıları yarattılar. Bundan sonra ise bir karmaşa meydana geldi. Uranüs yarattığı çocuklarını sevmedi ve en genç tanrı olan Cronus bir süre sonra dünyayı ele geçirdi. Cronus’un kız kardeşi Rhea ise Cronus’tan korkmakta ve çocuklarını ona yemesi için vermekteydi.
Ne var ki tanrılar ölümsüzdü, cronus’un karnında büyümeyi sürdürüyorlardı. Rhea son çocuğu Zeus’u Cronus’a götürmedi. Zeus yerine Cronus’a bir taş götürdü ve Cronus bu taşı hiç düşünmeden yedi. Zeus ise bu sırada büyüyor ve güçleniyordu. Yunan tanrıları arasında kendine bir yer edinmeye başlamıştı. Zeus iyice güçlenince Cronus’a savaş açarak diğer tanrıları kurtardı. Bu tanrılar Yunan mitolojisinde Olymposlular olarak nam saldırlar. Mitolojide bundan sonra yepyeni ve çok daha tehlikeli bir sayfa açılacaktı…
Yunan mitolojisinin bilinen en popüler tanrıları olan Zeus, Hades, Poseidon, Demeter ve Hera’nın da içinde bulunduğu bu hikayeler, mitolojiyi okuyanlarda derin bir algı uyandırmaya devam etmektedir.
Yalnızca Sakız Adası’nda tadabileceğiniz harika bir lezzetten bahsetmek istiyoruz: Suma, diğer adıyla İncir rakısı. Bu rakıyı özel kılan pek çok detay var. Klasik rakı ve uzo rakısına rakip olan, lezzeti dillere destan olan Suma, özel izinle üretiliyor. Üzüm ve incirin karıştırılması ile elde edilen bu içki, sadece geleneksel yöntemlerin yer aldığı bir süreçten geçerek sunuluyor. Yaklaşık 300 yıllık imbiklerde ev yapımı olarak üretilen Suma, lezzetinin bir kısmını da bu özel imbiklerden alıyor. Özel izinle üretildiği için Sakız Adası dışında bulmanız pek mümkün değil. Bulsanız bile muhtemelen yöredeki kadar lezzetli olmayacaktır.
Suma Rakısı Nasıl Üretilir?
Suma rakısının üretiminde önemli olan iki detay, zamanlama ve ısıdır. Yaz ayları üretim için en uygun zamandır. Çünkü belli bir süre suda bekletilen incirlerin suyunu tamamıyla çekmesi gerekiyor. İncirler dolduruldukları varilde iyice şiştiklerinde ve gerektiği kadar bekletildiklerinde, mayalanma sürecine geçiliyor. Bu süreç, asitlerin tamamen çıkması ile sona eriyor. Bu aşamadan sonra incirler kazana doldurulup çok az yanan bir ocağa yerleştiriliyor. Kaynayan incirlerin suyu buhar olarak bir borudan geçirilerek asıl tekneye ulaşıyor. Herhangi bir sızıntı bütün emeğin boşa gitmesine neden olacaktır. Tekneye daha önceden eklenen su ise buharın yeniden sıvı hale geçmesi içindir. Tüm bu işlemler yazın kısa bir sürede tamamlanırken, kasım ayı gibi sıcaklığın az olduğu zamanlarda 45 günü bulabilmektedir.
Suma Rakısı Nasıl Tüketilmeli?
Suma, bildiğimiz rakıdan daha hızlı çarpabilir, bu nedenle tadına aldanmamak gerekiyor. Yanında meze olarak meyve çeşitleri yeterli oluyor, bu bakımdan detaylı bir hazırlık evresi de gerektirmiyor. Kuruyemiş de meze olarak masaya eklenebilir elbette. Peki, Suma nasıl içilmeli? Elbette her içki gibi Sumanın da bir raconu var. Öncelikle, yavaş içilmesi oldukça önemli. Aksi halde ayağa kalkınca hareket edemeyebilirsiniz. Genel olarak başka bir içeceğe karıştırılarak tüketilmesi tavsiye edilir. Çünkü serttir. Karıştırılabilecek içecekler ise asitli içecekler ya da soda ve meyve suyu olabilir. En önemlisi ise, tadında bırakılmasıdır. Ev yapımı içki olsa bile midenizde rahatsızlık meydana gelebilir. Bu nedenle duracağınız yeri bilmelisiniz.
Dünyaca ünlü İlyada ve Odysseia destanlarının yazarı olan Homeros’un İzmir’de doğduğu bilinmektedir. Çocukken şiir yeteneği keşfedilen Homeros, aynı zamanda güçlü bir zihne de sahiptir. Kendi çağının en ünlü ozanlarından ve şairlerinden biri olma yolunda hızla ilerlemiştir. Troya’ya kadar tüm şehirleri gezen Homeros, sakin ve bilge yapısı ile de dikkat çekmektedir.
Rivayetlere göre Sakız Adası Homeros için oldukça önemlidir, bazı kaynaklarda burada doğduğu da ifade edilmektedir. Olaylar karşısında sahip olduğu soğukkanlılığı ile bilinen, zeytinyağını çok seven bir yapısı vardır. Zeytinyağını vücuduna sürer ve içtiği içki ve tütüne aromalar eklermiş. Sürekli çalgısını çalıp gezdiği yerlerde şiir okuyarak büyük bir hayran kitlesi edinmiş.
Sakız Adası = Homeros
Sakız Adası Homeros’un anısını bugün bile ilk günkü gibi saklamaktadır. Doğduğu düşünülen köy ve diğer ortaçağ köyleri de dahil olmak üzere pek çok toprakta Homeros’un adı bir hayli tanıdıktır. İki eserinde de yöreye ait dini inanışları, gelenekleri ve efsaneleri derleyerek büyük bir kültürel katkı sağlayan Homeros, Sakız Adası ile bütünleşmiş durumdadır.
Sakız Adası Homeros Taşı da ziyaretçilerin sıklıkla görmeyi arzu ettiği kalıntılar arasında yer almaktadır. Adının “köle” anlamına geldiği de dile getirilen bilgiler arasında yer almaktadır. Bugün olduğu kadar o günlerde de önemli bir yere sahip olan İlyada ve Odysseia destanları halk tarafından benimsenmiş ve ezberlenerek zaman içinde aktarılması sağlanmıştır.
Günümüzde Sakız Adası turları kapsamında pek çok bilginin yanında Homeros ile ilgili bilgiler ve sahip olduğu özellikler de turlarda ziyaretçiler ile paylaşılmaktadır. Homeros’un gözlerinin görmediği yönünde de birtakım kaynaklarda bilgi mevcut olsa da, bu kesin bir bilgi değildir. Aynı şekilde Homeros’un gerçekte var olmuş bir kişi olduğu yönünde de bazı tereddüt sahibi araştırmacılar bulunmaktadır. Ancak Homeros’un gerçekten var olduğuna ve Sakız Adası’nda doğduğuna inancı tam olan yerel halk, halen onun hikayelerini anlatmaktadır. Sakız Adası’na gittiğinizde, onun doğduğu ifade edilen köye gitmek isterseniz Sakız Adası araç kiralama hizmetinden yararlanabilirsiniz. Genel olarak köyler merkeze uzak olduğu için araçla seyahat etmek çok daha konforlu olacaktır.
Mikis Theodorakis ve Zorba, Sakız Adası’nın kültürel açıdan en önemli yönlerinden ikisidir. Sakız Adası’nda 1925 yılında dünyaya gelen ünlü sanatçı, çocukken beste yapmaya ve şarkı yazmaya başlamıştır. 17 yaşına dek Bizans dinsel müzik tarzında adeta çığır açan sanatçı, 17 yaşına geldiğinde Yunanistan’ın direniş hareketine de katılmıştır. İkinci direniş hareketinde Naziler tarafından esir alınan Mikis, şans eseri ölmekten kurtulmuştur. 1900’lü yıllarda devam eden iç savaşta da aktif olarak katılım sağlayan Mikis, dönem sonunda sürgün edilerek Paris’e gitmiş ve burada müzik hayatına yeniden başlamıştır.
60’lı yıllarda Yunanistan’a yeniden dönen Mikis, parlamento üyeliğine kadar yükselmiştir. Çeşitli siyasi gelişmeler sonucunda 1970’te yeniden sürgüne yollanmıştır. Bu süreç sonrasında konserleri ile dünya genelinde ünlenen Mikis Thedorakis, 1974’te Türk – Yunan Dostluk Derneği’ni kurmuştur. Ünlü sanatçı Zülfü Livaneli ile yakın arkadaş olan Mikis, İstanbul’da da oldukça tanınan bir kişi haline gelmiştir. Sahnede olduğu süre boyunca, siyasal hareketlerde de aktif olarak bulunan Mikis, halen hayatta olup, bildiriler yazmaya devam etmekte, çeşitli toplumsal konularda kampanyalar düzenlemektedir.
Yunanistan’ın en meşhur şarkısı olan Zorba’yı yazan Mikis Theodorakis, Sakız Adası’nın en önemli simgelerinden biri haline gelmiş durumdadır. Mikis Theodorakis ve Zorba Sakız Adası’nda Antoni Quin filmi ile daha da ün kazanmıştır. Hayatı boyunca başarılı işler yapmış ve dünya çapında meydana gelen savaşlarda boy göstermiş olan Mikis Theodorakis ve Zorba Sakız Adası ile sınırlı kalmamış, dünya genelinde kendine önemli bir yer edinmiştir.
Mikis Theodorakis’in İzleri Sakız Adası’nda Yer Buluyor
Pek çok bakımdan ziyaretçileri çeken ada, Sakız Adası turları ile daha da cazip bir hale geliyor. Türkiye’den, Çeşme’den kolaylıkla ulaşım sağlanabilen adaya dünyanın her yerinden binlerce turist akın ediyor. Bunda Mikis ve Zorba’nın yanında adanın diğer kültürel ve tarihsel detayları da etkili oluyor.
Sakız adası feribot ile de kolaylıkla gidilebilen Yunan adaları arasında yer alıyor. Damla sakızı, narenciye bahçeleri, tarihi dokusu, Homer’in taşı gibi ayrıntıların her birine sahip olan Sakız Adası araç kiralama ile rahatlıkla gezilebiliyor. Her biri birbirinden güzel olan Sakız Adası köyleri ve birbirinden muhteşem plajları, turistlerin bir hayli ilgisini çekiyor ve cazip bir tatil seçeneği sunuyor. Siz de bu seçeneklerden yararlanmak, Mikis Theodorakis’i tanımak, damla sakızı ağaçlarını, Ortaçağ köylerini yakından görmek isterseniz, bu eğlenceli ve keyifli adaya tatil için gelebilirsiniz.