Articles Posted by admin

Sakız Adası’nın Sembolleri

16SAKIZ ADASI’NIN SEMBOLLERİ

Sakız Adası, adını aldığı damla sakızı ağaçlarının yanı sıra tarihi ve doğal güzellikleri ile de dikkat çeken bir ada olma özelliği taşımaktadır. Sakız Adası’nın sembolleri ise hem merak uyandıran hem de oldukça ilgi çeken detaylardır. Güzel ve değişik bir tatil seçeneği arayan kişiler için Sakız Adası tatili oldukça hoş bir süreç olabilir.

 

Yel Değirmenleri 

Sakız Adası’nın sembolleri arasında yer alan değirmenler, adayı güzelleştiren ve merak edilen ayrıntıların başında gelmektedir. Zaten Sakız Adası’na gidip de yel değirmenlerini görmeden gelmek olmaz.

Sakız Adası’na gidip de değirmenlerin önünde bir fotoğraf çekmeden geri dönmek, eksik bir tatil anlamına gelir. Adanın merkezine 1,5 kilometre mesafede bulunan bu değirmenler, kuzey kısımda bulunmaktadır. Liman boyunca yürüyerek de 20 dakika gibi bir sürede değirmenlere ulaşmak mümkün. Bu değirmenlerin bulunduğu yer Tabakika bölgesi olarak anılıyor. Özellikle 19. ve 20. yüzyıllarda imalathanelerin kurulması ile çok popüler hale gelen bu değirmenler, büyük oranda işlerin kolaylaştırıcı faktörü olarak değerlendirilebilmektedir.

 

Homeros Taşı (Daskalopetra)

Homer Kayası ya da Homeros Taşı olarak bilinen bu kalıntı, adaya ilişkin en meşhur detaylardan bir tanesidir. Bir rivayete göre Homeros’un bu taşın bulunduğu mevkide ders verdiği ifade edilmektedir. Sakız Adası turları ile de ziyaret edilebilen bu taş, Daskalopetra’da bulunmaktadır ve büyük bir ilgi görmektedir. Bazı kişilere göre ise putperestler için inşa edilmiş bir mihrap olduğu da bir ihtimaldir. Buna göre 1764 yılında Richard Chandler bu mihrabı yaptırmış ve Tanrıça Kibele’ye sunmuştur. Homeros taşının inşa edildiği tarih için arkeologlar M.Ö. 6. yüzyıl iddiasında bulunmuşlardır. Günümüzde bir hayli aşınmış olsa da, eski ve ortaçağların ruhunu halen taşıyan ve yansıtan bir kalıntıdır.

 

Agios İsodoros Kilisesi

Agios İsodoros Kilisesi de Sakız Adası’nın sembollerinden bir tanesidir. Genel olarak adanın uzantısı görünümüne sahiptir çünkü denizin içerisine inşa edilmiştir. Günümüzde insanlar tarafından bir denize girme yeri olarak kullanılsa da, kullanıldığı zaman için oldukça güzel bir kilise olduğu belirtilmelidir. Turlar kapsamında ziyaretçiler bu uç kiliseyi de ziyaret edebilmektedir.

Sakız Adası daha pek çok güzelliği içinde barındırması nedeniyle sık sık ziyaret edilen, ulaşım bakımından da yurt dışı turlarına kıyasla oldukça büyük bir kolaylığa sahip olan yerlerdendir. Siz de güzel anılar biriktirmek için bölgeyi ziyaret edebilir ve Sakız Adası’nın büyüleyici güzelliğine hayran olabilirsiniz.

Read more

Mesta

Sakız Adası Mesta Köyü, adamın en önemli köylerinden biridir. Köyde, Ortaçağ’ın büyüsü devam etmektedir. 14. ve 15. yüzyıllar arasında yapıldığı tahmin edilen köy, ada merkezine 35 kilometrelik bir uzaklığa sahiptir. Dar sokakları, kemerleri ile adeta tarihe bir geçiş kapısı olan Mesta Köyü, tıpkı bir labirent gibi inşa edilmiştir. Bunun nedeni köy merkezindeki önemli yapılara düşmanın ve istilacıların ulaşamamasıdır. Aynı zamanda evler yan yana dizilmiş olup, çatılardan sokaklar görünmemektedir. Bu da rahat hareket kabiliyeti sağlaması bakımından düşünülmüş ve uygulanmıştır. Bunun yanı sıra evlerin her birinin de bir hayli korunaklı olduğu görülmektedir.  Cenovalıların izlerini yansıtan ev yapılarının duvar renginin gri olması, evlerin hemen önünde yer alan küçük kullanım alanı ve evlerin şekli, tam anlamıyla korunaklı olması için özel olarak tasarlanmıştır.

Günümüzde yılın her döneminde pek çok ziyaretçi alan Sakız Adası Mesta Köyü ile de turist çekmektedir. Ortaçağ’ın yapılarını ve büyülü dünyasını merak eden turistler, bu köyü ziyaret etmeden yurt dışı turlarını tamamlamamaktadırlar.

Mesta Köyü Tarihe Meydan Okuyor

Köyün iki adet girişi olup, buralar da kapılar ile belirlenmiştir. İstila anında bu kapılar kapatılmakta ve böylece düşmanın içerilere girmesine engel olunmaktadır. Sakız Adası Mesta köyü bu adada görebileceğiniz en güzel köylerden bir tanesidir. Yalnızca tarihsel dokusu değil, köyle bulunan Bizans yapıları da son derece önemli ve dikkat çekicidir. Her köşede beş köşeli mimari yapısı ile inşa edilmiş gözetleme kuleleri sayesinde, istilalar önceden haber alınabilmiştir. Adada yer alan en önemli kilise Taksiarhi Kilisesi’dir. Kilise tarihi ikonlar ve içerisinde bulunan biblo detayları ile nefes kesici bir güzelliğe sahiptir. Günümüzde ziyarete açık olan bu kilise her yıl ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Köyde her yıl Büyük Perhiz Arifesi Bayramına ek olarak başka bayram kutlamaları da yapılmaktadır. Özellikle 15 Ağustos ile 8 Kasım tarihleri özel olarak kostümlerle kutlanan özel günlerdir. Mesta Köyü denize 4 kilometrelik bir uzaklığa sahiptir. Tatil için tercih etmeyi düşündüğünüz yer Sakız Adası ise, köyü görmeden dönmemenizi tavsiye ediyoruz. Yılın her döneminde adaya erişim oldukça kolaydır. İzmir Çeşme’den feribot ile çok kısa bir zamanda ulaşım sağlanabilmektedir. Katılacağınız tur kapsamında siz de Mesta Köyü ve diğer güzellikleri görebilir, harika bir tatil geçirebilir ve gelecekte unutamayacağınız muazzam bir anının sahibi olabilirsiniz.

Read more

Yunan Mitolojisine Giriş

Yunan mitolojisi, mitolojik açıdan en ilgi çekici konuların başında gelmektedir. Her biri başlı başına enteresan hikayelerden oluşan Yunan mitolojisi okunarak, ülkenin tarihi, depremleri, savaşları ve fırtınaları vs. ile ilgili bilgi edinmek mümkün olabilmektedir. Antik çağların bir yansıması olarak kabul edilebilecek olan Yunan mitolojisine giriş, pek çok tanrı ile de tanışmak için iyi bir alternatif olmaktadır. Mitoloji, dünyanın yaratılışı ile başlar. Oldukça ilgi çekici ve büyüleyici bir hikayedir.

Mitolojiye Göre Dünyanın Başlangıcı

Buna göre; başlangıçta çok büyük bir kaos mevcuttu. Sadece gece vardı, geceden başka hiçbir iz, hiçbir işaret yoktu. Daha sonra ilk ortaya çıkan aşk oldu. Aşk, beraberinde gündüzü de getirdi ve Gaea (dünya) da ortaya çıktı. Gaea tarafından bir süre sonra Uranüs (Cennet) yaratıldı. Gaea ve Uranüs, bir araya gelerek diğer tanrıları yarattılar. Bundan sonra ise bir karmaşa meydana geldi. Uranüs yarattığı çocuklarını sevmedi ve en genç tanrı olan Cronus bir süre sonra dünyayı ele geçirdi. Cronus’un kız kardeşi Rhea ise Cronus’tan korkmakta ve çocuklarını ona yemesi için vermekteydi.

Ne var ki tanrılar ölümsüzdü, cronus’un karnında büyümeyi sürdürüyorlardı. Rhea son çocuğu Zeus’u Cronus’a götürmedi. Zeus yerine Cronus’a bir taş götürdü ve Cronus bu taşı hiç düşünmeden yedi. Zeus ise bu sırada büyüyor ve güçleniyordu. Yunan tanrıları arasında kendine bir yer edinmeye başlamıştı. Zeus iyice güçlenince Cronus’a savaş açarak diğer tanrıları kurtardı. Bu tanrılar Yunan mitolojisinde Olymposlular olarak nam saldırlar. Mitolojide bundan sonra yepyeni ve çok daha tehlikeli bir sayfa açılacaktı…

Yunan mitolojisinin bilinen en popüler tanrıları olan Zeus, Hades, Poseidon, Demeter ve Hera’nın da içinde bulunduğu bu hikayeler, mitolojiyi okuyanlarda derin bir algı uyandırmaya devam etmektedir.

Read more

Rakı mı Ouzo (uzo) mu yoksa Suma mı?

Yalnızca Sakız Adası’nda tadabileceğiniz harika bir lezzetten bahsetmek istiyoruz: Suma, diğer adıyla İncir rakısı. Bu rakıyı özel kılan pek çok detay var. Klasik rakı ve uzo rakısına rakip olan, lezzeti dillere destan olan Suma, özel izinle üretiliyor. Üzüm ve incirin karıştırılması ile elde edilen bu içki, sadece geleneksel yöntemlerin yer aldığı bir süreçten geçerek sunuluyor. Yaklaşık 300 yıllık imbiklerde ev yapımı olarak üretilen Suma, lezzetinin bir kısmını da bu özel imbiklerden alıyor. Özel izinle üretildiği için Sakız Adası dışında bulmanız pek mümkün değil. Bulsanız bile muhtemelen yöredeki kadar lezzetli olmayacaktır.

Suma Rakısı Nasıl Üretilir?

Suma rakısının üretiminde önemli olan iki detay, zamanlama ve ısıdır. Yaz ayları üretim için en uygun zamandır. Çünkü belli bir süre suda bekletilen incirlerin suyunu tamamıyla çekmesi gerekiyor. İncirler dolduruldukları varilde iyice şiştiklerinde ve gerektiği kadar bekletildiklerinde, mayalanma sürecine geçiliyor. Bu süreç, asitlerin tamamen çıkması ile sona eriyor. Bu aşamadan sonra incirler kazana doldurulup çok az yanan bir ocağa yerleştiriliyor. Kaynayan incirlerin suyu buhar olarak bir borudan geçirilerek asıl tekneye ulaşıyor. Herhangi bir sızıntı bütün emeğin boşa gitmesine neden olacaktır. Tekneye daha önceden eklenen su ise buharın yeniden sıvı hale geçmesi içindir. Tüm bu işlemler yazın kısa bir sürede tamamlanırken, kasım ayı gibi sıcaklığın az olduğu zamanlarda 45 günü bulabilmektedir.

Suma Rakısı Nasıl Tüketilmeli?

Suma, bildiğimiz rakıdan daha hızlı çarpabilir, bu nedenle tadına aldanmamak gerekiyor. Yanında meze olarak meyve çeşitleri yeterli oluyor, bu bakımdan detaylı bir hazırlık evresi de gerektirmiyor. Kuruyemiş de meze olarak masaya eklenebilir elbette. Peki, Suma nasıl içilmeli? Elbette her içki gibi Sumanın da bir raconu var. Öncelikle, yavaş içilmesi oldukça önemli. Aksi halde ayağa kalkınca hareket edemeyebilirsiniz. Genel olarak başka bir içeceğe karıştırılarak tüketilmesi tavsiye edilir. Çünkü serttir. Karıştırılabilecek içecekler ise asitli içecekler ya da soda ve meyve suyu olabilir. En önemlisi ise, tadında bırakılmasıdır. Ev yapımı içki olsa bile midenizde rahatsızlık meydana gelebilir. Bu nedenle duracağınız yeri bilmelisiniz.

Read more

Homeros – İlyada ve Odysseia

Dünyaca ünlü İlyada ve Odysseia destanlarının yazarı olan Homeros’un İzmir’de doğduğu bilinmektedir. Çocukken şiir yeteneği keşfedilen Homeros, aynı zamanda güçlü bir zihne de sahiptir. Kendi çağının en ünlü ozanlarından ve şairlerinden biri olma yolunda hızla ilerlemiştir. Troya’ya kadar tüm şehirleri gezen Homeros, sakin ve bilge yapısı ile de dikkat çekmektedir.

Rivayetlere göre Sakız Adası Homeros için oldukça önemlidir, bazı kaynaklarda burada doğduğu da ifade edilmektedir. Olaylar karşısında sahip olduğu soğukkanlılığı ile bilinen, zeytinyağını çok seven bir yapısı vardır. Zeytinyağını vücuduna sürer ve içtiği içki ve tütüne aromalar eklermiş. Sürekli çalgısını çalıp gezdiği yerlerde şiir okuyarak büyük bir hayran kitlesi edinmiş.

Sakız Adası = Homeros

Sakız Adası Homeros’un anısını bugün bile ilk günkü gibi saklamaktadır. Doğduğu düşünülen köy ve diğer ortaçağ köyleri de dahil olmak üzere pek çok toprakta Homeros’un adı bir hayli tanıdıktır. İki eserinde de yöreye ait dini inanışları, gelenekleri ve efsaneleri derleyerek büyük bir kültürel katkı sağlayan Homeros, Sakız Adası ile bütünleşmiş durumdadır.

Sakız Adası Homeros Taşı da ziyaretçilerin sıklıkla görmeyi arzu ettiği kalıntılar arasında yer almaktadır. Adının “köle” anlamına geldiği de dile getirilen bilgiler arasında yer almaktadır. Bugün olduğu kadar o günlerde de önemli bir yere sahip olan İlyada ve Odysseia destanları halk tarafından benimsenmiş ve ezberlenerek zaman içinde aktarılması sağlanmıştır.

Günümüzde Sakız Adası turları kapsamında pek çok bilginin yanında Homeros ile ilgili bilgiler ve sahip olduğu özellikler de turlarda ziyaretçiler ile paylaşılmaktadır. Homeros’un gözlerinin görmediği yönünde de birtakım kaynaklarda bilgi mevcut olsa da, bu kesin bir bilgi değildir. Aynı şekilde Homeros’un gerçekte var olmuş bir kişi olduğu yönünde de bazı tereddüt sahibi araştırmacılar bulunmaktadır. Ancak Homeros’un gerçekten var olduğuna ve Sakız Adası’nda doğduğuna inancı tam olan yerel halk, halen onun hikayelerini anlatmaktadır. Sakız Adası’na gittiğinizde, onun doğduğu ifade edilen köye gitmek isterseniz Sakız Adası araç kiralama hizmetinden yararlanabilirsiniz. Genel olarak köyler merkeze uzak olduğu için araçla seyahat etmek çok daha konforlu olacaktır.

Read more

Mikis Theodorakis ve Zorba

Mikis Theodorakis ve Zorba, Sakız Adası’nın kültürel açıdan en önemli yönlerinden ikisidir. Sakız Adası’nda 1925 yılında dünyaya gelen ünlü sanatçı, çocukken beste yapmaya ve şarkı yazmaya başlamıştır. 17 yaşına dek Bizans dinsel müzik tarzında adeta çığır açan sanatçı, 17 yaşına geldiğinde Yunanistan’ın direniş hareketine de katılmıştır. İkinci direniş hareketinde Naziler tarafından esir alınan Mikis, şans eseri ölmekten kurtulmuştur. 1900’lü yıllarda devam eden iç savaşta da aktif olarak katılım sağlayan Mikis, dönem sonunda sürgün edilerek Paris’e gitmiş ve burada müzik hayatına yeniden başlamıştır.

60’lı yıllarda Yunanistan’a yeniden dönen Mikis, parlamento üyeliğine kadar yükselmiştir. Çeşitli siyasi gelişmeler sonucunda 1970’te yeniden sürgüne yollanmıştır. Bu süreç sonrasında konserleri ile dünya genelinde ünlenen Mikis Thedorakis, 1974’te Türk – Yunan Dostluk Derneği’ni kurmuştur. Ünlü sanatçı Zülfü Livaneli ile yakın arkadaş olan Mikis, İstanbul’da da oldukça tanınan bir kişi haline gelmiştir. Sahnede olduğu süre boyunca, siyasal hareketlerde de aktif olarak bulunan Mikis, halen hayatta olup, bildiriler yazmaya devam etmekte, çeşitli toplumsal konularda kampanyalar düzenlemektedir.

Yunanistan’ın en meşhur şarkısı olan Zorba’yı yazan Mikis Theodorakis, Sakız Adası’nın en önemli simgelerinden biri haline gelmiş durumdadır. Mikis Theodorakis ve Zorba Sakız Adası’nda Antoni Quin filmi ile daha da ün kazanmıştır. Hayatı boyunca başarılı işler yapmış ve dünya çapında meydana gelen savaşlarda boy göstermiş olan Mikis Theodorakis ve Zorba Sakız Adası ile sınırlı kalmamış, dünya genelinde kendine önemli bir yer edinmiştir.

Mikis Theodorakis’in İzleri Sakız Adası’nda Yer Buluyor

Pek çok bakımdan ziyaretçileri çeken ada, Sakız Adası turları ile daha da cazip bir hale geliyor. Türkiye’den, Çeşme’den kolaylıkla ulaşım sağlanabilen adaya dünyanın her yerinden binlerce turist akın ediyor. Bunda Mikis ve Zorba’nın yanında adanın diğer kültürel ve tarihsel detayları da etkili oluyor.

Sakız adası feribot ile de kolaylıkla gidilebilen Yunan adaları arasında yer alıyor. Damla sakızı, narenciye bahçeleri, tarihi dokusu, Homer’in taşı gibi ayrıntıların her birine sahip olan Sakız Adası araç kiralama ile rahatlıkla gezilebiliyor. Her biri birbirinden güzel olan Sakız Adası köyleri ve birbirinden muhteşem plajları, turistlerin bir hayli ilgisini çekiyor ve cazip bir tatil seçeneği sunuyor. Siz de bu seçeneklerden yararlanmak, Mikis Theodorakis’i tanımak, damla sakızı ağaçlarını, Ortaçağ köylerini yakından görmek isterseniz, bu eğlenceli ve keyifli adaya tatil için gelebilirsiniz.

Read more

Doğal Güzellikler

Sakız Adası, tarihi değerleri ve kültürel mirası dışında, aynı zamanda doğal güzellikleri yönünden de oldukça beğenilmekte ve ziyaretçileri büyülemektedir. Sakız Adası’nı ziyaret edenler belli başlı doğal güzellikleri görmeden dönmemelidirler. Her biri birbirinden önemli bu Sakız adası doğal güzellikleri arasında üç tanesi son derece önemli ve büyüleyicidir.

Mavra Volia- Emporios (Volkanik plaj)

Sakız Adası’nın en ünlü doğal güzelliği, hiçbir yerdekine benzemeyen muhteşem volkanik plajı Mavra Volia’dır. Zemini küçük siyah renk çakıl taşları ile dolu olan bu plaj, Pyrgi’ye 5 kilometre mesafede yer almaktadır. Bu plaj volkanik bir oluşum olduğu için varlığı tarih öncesi zamanlara dayanmaktadır. Bunun yanında, esasında 3 ayrı plajdan oluşmakla birlikte hepsi yan yanadır. Denizi derin ve masmavi olan bu plaj, Sakız Adası turları ile uğranan ilk mekandır. Sakız Adası’nın merkezine 30 km uzaklıkta olmasına rağmen sıklıkla tercih edilmekte ve genel olarak çok kalabalık olmaktadır. Aynı zamanda kayalıklara da sahip oluşu ile bambaşka bir atmosferde yer alan Mavra Volia Plajı yakınlarında yemek için restoranlar ve kalmak için oteller de yer almaktadır.

Olympi Mağarası

Olympi Mağarası da Sakız Adası doğal güzelliklerden bir tanesidir. 1985 yılında keşfedilen bu mağaranın, Ortaçağ döneminden bu yana varlığını sürdürdüğü düşünülmektedir. Olympi Köyü’ne 8 kilometre ve ada merkezine 33 kilometre mesafede yer almaktadır. Mağaranın iç bölümünde çok sayıda sarkıt ve dikit bulunmakta olup, 2003 yılından bu yana ziyaret edilebilir durumdadır. Mağarada bulunan en derin nokta 52 metre olarak ölçülmüştür.

Mağara girişinde Ege Denizi seyredilebilir. Aynı zamanda mağara son derece nemli bir ortama sahiptir. Sıcaklık ise genel olarak sabittir ve 18 derecedir. Tatilinizin en ilginç bölümünü oluşturacak olan bu mağara, mayıs ve eylül ayları arasında ziyaret edilebilmektedir. Yanı başında yer alan uçurum, mağarayı çok daha göz alıcı bir hale getirmektedir. Mağara kireçli bir toprak altında bulunmakta ve yağmur sularının enginliği ile beslenmektedir. İç bölümünde yer alan şekiller ise sanatsal açıdan son derece kıymetlidir.

Agios Galas Mağarası

Sakız adası doğal güzelliklerinden bir tanesi de hiç şüphesiz Agios Galas Mağarası’dır. Bu mağara, 250 metre derinliğine kadar ziyaret edilebilme imkanı sunmakta olup yerli ve yabancı turistler tarafından sıkça ziyaret edilmektedir. Ada merkezine mesafesi 72 km olan ada, Agios Galas Köyü’nün yanında yer almaktadır. Bir dağ üzerinde yer alan köy de oldukça ilgi çekicidir. 1969’da keşfedilen mağaradan Neolitik çağlara dayanan birtakım izler de bulunmuştur. Ziyaretçilerin rahatça gezebilmesi ve bir sorun yaşamamsı için aydınlatma sistemine de sahiptir. Antik çağlarda ve Roma döneminde tapınak olarak kullanıldığı bilinmektedir.

siz de farklı bir tatil deneyimi yaşamak isterseniz, yurt dışı turları kapsamında düzenlenen Sakız adası turlarına katılarak bu muhteşem güzellikleri görebilirsiniz.

Read more

Müzeler

Sakız Adası müzeler yönünden oldukça zengindir. Bunun nedeni, adaya pek çok devletin tarih boyunca sahip olmasıdır. Bu müzeler şu şekilde sıralanabilir:

Damla Sakızı Müzesi

Adada yer alan ve üretimi – ticareti sayesinde ada sakinlerini ihya eden damla sakızı, bugün bile sıklıkla kullanılan yemek malzemelerinden bir tanesidir. Damla sakızı müzesi de, bu bakımdan oldukça önemlidir. Tarih boyunca bu sakız ile yaşanan olaylardan geriye kalanlar, bu müzede ziyaretçilere sunulmaktadır.

Korais Kütüphanesi

Korais Kütüphanesi, Yunanistan’da yer alan en önemli ve en büyük kütüphanelerden bir tanesidir. Bu kütüphane, yunan bilim adamı Adamantios Korais tarafından kurulmuştur. 1700’lü yıllara rastlayan yapımından bu yana yıllar içinde çeşitli restorasyon çalışmalarına maruz kalsa da, ilk yapıldığı günkü ihtişamı ve güzelliği korumaya devam etmektedir.

Kütüphanede Korais’e ait el yazması eserler, önemli bilim kitapları, diğer bilim adamlarının bağışladığı kıymetli eserler ile, tablo, harita gibi malzemeler de bulunmaktadır. Bugün kütüphanede 150.000 civarında el yazması, fotoğraf, dergi, gazete, harita vs. arşiv yer almaktadır. Bu da kütüphanenin önemini daha da artırmaktadır.

Citrus Müzesi

Narenciye Müzesi olarak da bilinen Citrus Müzesi, Sakız Adası Müzeleri arasında, en çok sevilen ve ilgi çeken müzelerden bir tanesidir. Adada yetişen ürünlerin, aynı zamanda bu ürünlerin üretim bilgilerinin yer aldığı bu müze, turunuzun en keyifli bölümü olabilecek potansiyele sahiptir.

Arkeoloji Müzesi

Sakız Adası müzeleri arasında önemli bir yere sahip olan Arkeoloji Müzesi, 1960’lı yıllar içinde inşa edilmiş olup, planları sakız adalı tarihçi Konstantinos Trupanis tarafından yaptırılmıştır. Mimari planlar ise Antonaki çifti tarafından yapılmıştır.

1987 yılı itibariyle yer sıkıntısı yaşanması dolayısıyla, bir süre kapalı kalmış olan müze, gerekli çalışmalar neticesinde yeniden açılmıştır. Frank mahallesinde yer alan ünlü Makedon mezarı da bu müzede ziyaretçilere açılmıştır. Müzede birbirinden kıymetli eserler sergilenmektedir.

Bizans Müzesi

Sakız Adası’nda merkezde bulunan Bizans Müzesi,19. Yüzyılda yaptırılmıştır. Aynı zamanda Mecidiye Cami adındaki Osmanlı yapısı da müzeye dahil edilmiş olup, avlu bölümünde hem Musevi hem Hıristiyan kişilere ait mezar taşları bulunmaktadır. Bu müzede yer alan en meşhur eser, 1734 yılında Michael Ckomatzas tarafından yapılan tablodur. Tabloda yer alan diğer eserler arasında Roma ve Cenevizliler dönemine ait eserler de sergilenmektedir. Bir süre önce restorasyon yapılan Bizans Müzesi, Chios tarihini ve kültürünü yansıtan öğeler yansıtması bakımından da önemlidir.

Denizcilik Müzesi

Yurt dışı turlarına kayıt yaptırdıktan sonra gezebileceğiniz müzelerden bir tanesi de denizcilik müzesidir. Tarihi bir köşkün iç kısmında yer alan bu müze, adanın merkezinde yer almakta olup, müzeye ulaşım oldukça kolaydır. Bu müzede adanın denizcilik faaliyetlerine yönelik eserler ve detaylar yer almaktadır. Müzenin kurulmasında amaçlanan, Sakız Adası’nda yıllar yılı mevcut olan denizcilik faaliyetlerinin gelişim evrelerini yansıtabilmektir. Bu sayede adanın temel denizcilik yönü vurgulanacak ve gelecek nesillere aktarılabilecektir. Çeşitli dönemlerde kullanılan denizcilik faaliyetlerinden geriye kalanlar ve küçük gemi maketleri bu müzede görülebilmektedir.

Kalimasia Folklorik Müzesi

1995 yılı itibariyle kültürel öğelerin bir araya getirilmesi, bir müze fikrini ortaya çıkarmıştır. Adada geçmişten bugüne yaşanan olayların, istilaların ya da geriye kalmış tarihsel kalıntıların folklorik ve kültürel yanları, bu müze sayesinde bir arada tatilciler tarafından görülebilmektedir. Başlangıçta son derece geleneksel malzemeler ile yapımına başlanan müze, zamanla geliştirilmiştir. İç bölümü kunduracı, terzi, berber, mumcu, yorgancı gibi farklı meslek dallarının çalışmalarını ve çalışma şekillerini yansıtan detaylar ile doludur. Aynı zamanda bunların yanında bir de tarla sergisi bulunmaktadır.

Read more

Manastır ve Kiliseler

Sakız adası manastırlar bakımından hayli zengindir. Aynı zamanda küçüklü büyüklü kiliseler de adada yer almaktadır. Tarihe tanıklık eden bir mekan olarak, birçok develt tarafından alınan ya da istilaya uğrayan ada, bu manastır ve kiliseler ile tarihe bir selam göndermekte gibidir.

Nea Moni Manastırı

1992 yılında ziyarete açılan Nea Moni Manastırı, Sakız Adası manastırları içinde en önemlisidir. Hayli ilginç bir kuruluş hikayesi efsanesi bulunmaktadır. Üç tane keşiş dünyadan ellerini eteklerini çekip çile doldurmak istemişler. Günlerden bir gün mağaranın bulunduğu dağda yangın çıkmış ve bu yangının söndüğü yerde bir ikona bulmuşlar. Bu olaydan etkilenen keşişler, dönemin senatörü MonoMachos’a gidip olayı anlatmışlar. Senatör ve eşi de etkilenmiş ve bu ikonanın bulunduğu yere bir manastır inşa edilmesi emrini vermiş.

İnşa edilen manastır, 17.000 metrekarelik bir alanda yer almaktadır. Dört bir yani yüksek surlarla çevrilidir. Zamanla inşa edilen manastır tam bir Rönesans dönemi yaşamış ve yapılan bağışlar ile adanın en zengin manastırına dönüşmüştür kısa zamanda. Osmanlı külliyeleri gibi kompleks bir yapıya sahiptir. İç bölümünde mozaikler yer almaktadır ki ziyaretçilerin ilgisini çeken de bu mozaiklerdir. Aynı zamanda yapının dokusu da ilgi çekmektedir.

1822 yılına kadar ayakla kalan manastır, bu yıl büyük darbelere maruz kalmıştır. 1900’lü yıllarda ise muhteşem heybete sahip çan kulesi de tamir edilmiştir. İçerisinde ana mabetten başka keşiş inzivaları, su depoları ve iki küçük kilise bulunmaktadır. Manastır, Osmanlı’nın gerileme döneminden önce işgal ettikleri son topraktır. Sekiz köşeli yapılardan biri olan manastırda bulunan tarihi eşyalar ve emanetler de manastırın kendisi gibi 1992’de ziyaretçi almaya başlamıştır.

Taksiarhis Kilisesi (Mesta Köyü)

Sakız adası Kiliseleri arasında ve Mesta Köyü’nde yer alan en eski kilise olma özelliğini taşıyan Taksiarhis Kilisesi de görülmeye değer bir güzelliğe sahiptir. Seçtiğiniz tur paketinde muhakkak olması gerektiği de ifade edilmelidir. Bu kilise, Ortaçağ’dan kalma Mesta Köyü’nü daha da güzelleştiren detaylardan biridir aynı zamanda. 1833 yılına ait kalıntıları da taşıyan bu kral kilisesi, günümüzde ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Agia Markella Manastırı (Adanın Azizesi)

Sakız Adası kiliseleri kadar meşhur yapılardan biridir ve ada merkezine uzaklığı 45 kilometredir. Bu manastır, Volisos Köyü dahilinde yer almaktadır. Derin ve soğuk bir denize sahip olan koy içindeki ulu çınarların arasına inşa edilmiştir.

Tapınağın çok yakınında ziyaretçi akınına uğrayan kutsal su da bir hayli ilgi çekmektedir. Turistler Sakız Adası tatillerinde bu bölgeyi mutlaka ziyaret etmelidir. Kilise bahçesi ise günümüzde misafirhane olarak tesis edilmiştir. Bu bölgede 22 Temmuz kutsal Hacı günü kabul edilir ve kiliseye pek çok ziyaretçi gelir. Kilisenin adına yapıldığı Azize Merkella rivayetlere göre pek çok mucizenin sahibidir. Aynı zamanda bir dilek yeri olan bu kiliseye dilek dileyen kişiler 50 kilometre yürüyerek varmaktadır.

Agion Apostolon Kilisesi (Pyrgi Köyü)

Pyrgi Köyü’nde yer alan Agion Apostolon Kilisesi, sekiz köşeli büyüleyici bir mimariye sahiptir. Şekil olarak tıpkı Nea Moni Manastırı’na benzemektedir. Bu yapı Bizans döneminde inşa edilmiş olup günümüzde halen ayakta kalmayı başaran yapılardan bir tanesidir. Kilisenin dış cephesi süsleme bakımından zengindir. Kemerler ve şeritler göz alıcıdır. İç bölümünde ise 1665 yılı içerisinde yapılan duvar çizimleri bulunmakta ve halen muhafaza edilmektedir. Kapıda bir yazıt yer almakta ve mabedin 1564 yılında yeniden inşa edildiği belirtilmektedir. Genel olarak ziyaretçilerin yurt dışı turlarında ziyaret ettikleri bu kilisede yılda bir kez, 29 Haziran’da kutsal bir anma ayini yapılmaktadır.

Panagia Krina

Bir mabed olarak 12. yüzyılda yaptırılan Panagia Krina, beş farklı yüzyılın (14, 15, 16 ve 17) izlerini taşıyan duvar resimleriyle doludur. Rivayete göre bu mabet, İstanbul’da yaşayan ve saraylı olan Eustathios Kodratos tarafından inşa ettirilmiştir. Ana mabet ve dış avludan müteşekkil olan yapıya ek olarak sekiz köşeli mimari özelliği bu mabette de karşımıza çıkmaktadır.

Read more

Kaleler

Sakız adası, kaleler yönünden oldukça zengin bir adadır. Bugüne dek pek çok devlet ve istilacıya karşı durmak için, farklı dönemlerde bölgede yaşayanlar, çeşitli yerlere kaleler inşa etmişlerdir. Bu kaleler bugün halen aynı ihtişam ve güzelliklerini korumaya devam etmektedir. Sakız adası kaleleri şöyle sıralanabilir:

Sakız Adası Kalesi

Adanın kuzey bölümünde yer alan ve limana da oldukça yakın olan Sakız Adası kalesi, Bizanslılar tarafından 9. yüzyılda yapılmıştır. 15. yüzyılda adadaki evlerin tamamını içine alacak şekilde işgallere karşı onarılmıştır. Fakat bir süre sonra yaşam alanı kalenin dışına taşmıştır. Kale 1694’te bu kez de Venediklilerce onarılmış olup, üç kule ve bir kartal olan amblemi bugün dahi güzelliğini muhafaza etmeye devam etmektedir. Kalenin çok yakınında bir de hapishane bulunmaktadır. bu aynı zamanda yöre halkı tarafından Kara Alis olarak da adlandırılır. Cenevizliler tarafından inşa edilen Soğuk Çeşme ve yer altı su sarnıcı da görenleri büyülemektedir. Bu sarnıç kaleyi kale yapan iki detaydan ilkidir. Bir diğer detay ise, Türk Kulesi olarak da bilinen “Kulas”tır. Kulas, 14. yüzyılda yaşanan savaşlar sonucunda büyük bir hasar görmüştür. Yıllar önce yeni bir restorasyon çalışması başlatılarak çatı ve kule bölümler restorasyondan geçmiştir. Kalede dillere destan bir halde bulunan kule ise, iki katlı olarak inşa edilmiş ve iç bölümünde spiral bir merdiven yer almaktadır. Bu spiral yol ile kalenin hemen yanında yer alan köye erişilmektedir. Bu kaleyi ziyaret etmek, yurt dışı turlarınız arasında birinci ve en güzeli olmaya adaydır.

Volisos Kalesi

Sakız adası tatilinizde görmeniz gereken yapılardan bir tanesi de Volisos Kalesi’dir. Bugüne kadar en iyi korunan kalıntılardan biri olma özelliği taşıyan Volisos Kalesi, altı adet kuleye ve dikdörtgen bir tasarıma sahiptir. Kalenin iç bölümünde birkaç sarnıç ve kiliseler göze çarpmaktadır. Volisos, mevki olarak adanın korunmaya en uygun yerinde bulunmaktadır. Çünkü kuzey bölgenin tamamına hakimdir. Ortaçağlardan bu yana varlığını sürdüren Volisos Kalesi, Volisos Köyü’nün hemen yanında yer almaktadır. Bu köyün merkezinde kocaman bir çınar ağacı sanki tatilcileri selamlamaktadır. Şu an harika bir gece aydınlatması ile renklendirilen kale de köyden enfes bir keyif sunmaktadır. Ayrıca turlar ile gelen tatilciler için köyle kafeler de bulunmaktadır.

Armolia Kalesi

Sakız Adası kalelerinden biri de Armolia Köyü’nün hemen kuzey tarafında yer alan Armolia Kalesi’dir. Kalenin 1400’lü yıllarda inşa edildiği düşünülmektedir. Ortaçağ sonlarında inşa edilen bu kale, bugüne ulaşan tarihi eserlerden biridir. Ada merkezine 20 km mesafede yer alan Armolia Köyü bu kalenin hemen yakınındadır. Zaman içerisinde köyde bazı güncellemeler meydana gelmişse de, halen kimi noktalarda Ortaçağ esintilerini korumaya devam etmektedir.

Gözetleme Kule Sistemi (Vigles)    

Tarih boyunca istilalara açık olan Sakız Adası kaleler ile korunmaya çalışılmışsa da, düşmana ve istilacılara karşı gafil avlanmamak için adaya gözetleme kuleleri de yaptırılmıştır.

Read more